TRAFİK KAZALARINDA MADDİ MANEVİ TAZMİNAT

Hakan İHTİYAR I 2020-11-03
TRAFİK KAZALARINDA MADDİ MANEVİ TAZMİNAT

TRAFİK KAZALARINDA MADDİ MANEVİ TAZMİNAT

Karayolları Trafik Kanunu’na göre trafik kazası; Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır. Trafik kazasından bahsedebilmek için öncelikle karayolu üzerinde en az bir tane motorlu aracın karıştığı ölüme, yaralanmaya veya zarara sebep olan bir olay gerçekleşmelidir. Sebep olan olay ile ve zarar arasında illiyet yani nedensellik bağı kurulabilmelidir.

Trafik kazası sonucunda gerçekleşen zarar ilişkin zarar gören tarafın tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Zarar gören, kaza sonrası meydana gelen zararların giderilmesi için kazanın gerçekleşmesine sebep olan ve sorumluluğu bulunan kişilere karşı tazminat davası açacaktır. Zarar ise bedensel ve malvarlığına ilişkin maddi olabileceği gibi kişilerin uğradığı huzursuzluk, duygusal yıpranma temelli olarak manevi de olabilmektedir. Tazminat davası Türk Borçlar Kanunu madde 49 ve devamı hükümlerine göre açılabilmektedir.  TBK madde 49’a göre “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”.

Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat Davasında Davalı Kim Olabilir?

Trafik kazasının gerçekleşmesi ile aracı işletenlere, araç sahiplerine, araç sürücülerine ve yardımcılarına, Zorunlu Mali sorumluluk sigortası kapsamında sigorta şirketine, isteğe bağlı sigorta kapsamında sigorta yapan sigortacıya belirli şartların varlığına ve zarara göre dava açılabilmesi mümkündür.

Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat Davasında Davacı Kim Olabilir?

Trafik kazası sonucu meydana gelen zararın boyutuna göre açılacak maddi-manevi tazminat davalarında davacı sıfatları değişebilmektedir.  Kaza sonrasında meydana gelen zararın boyutu incelenerek davacı sıfatına sahip olabilecek kişiler belirlenmektedir.

Trafik kazası sonucu yaralanma meydana gelmesi halinde; yaralanan kişi kendisi adına maddi ve manevi tazminat davası açabilecektir. Yaralanan kişi iş hayatını aksatabilecek bir maluliyet yaşaması, uzuv kopması vb. bedensel zarara uğraması halinde maddi tazminat isteyebilecektir. Bedensel zararı TBK madde 54

1. Tedavi giderleri.

2. Kazanç kaybı.

3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.

4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.

olarak sıralamıştır. Ancak bedensel zarar sadece bu dört hal olmayıp Kanun özellikle bu dört hali bedensel zarar sonucu istenebilecek maddi kayıplar olarak nitelendirmiştir. Söz konusu dört hal dışında uğranan zararlar da yaralanan kişi tarafından maddi tazminat kapsamında istenebilecektir.

Bunun yanı sıra yaralanma sonrası çektiği acı, hüzün vb. duygusal yıpranmaları nedeniyle T.B.K md. 56’ya göre manevi tazminat isteyebilecektir.

Yaralanan kişinin yakınlarının ise maddi tazminat istemesi mümkün değildir. Ancak ağır bedensel zarar halinde zarar görenin yakınları TBK madde 56 ikinci fıkra hükmünce manevi tazminat isteyebilecektir. Ağır bedensel zararlar, felçlik uzuv kopması veya işlev kaybetmesi vb. tüm haller olabilmektedir. Ağır bedensel zarar söz konusu olmadığı hallerde zarar görenin yakınları manevi tazminat talep edemeyecektir.

Yaralanma Sonucu İş Göremezlik Tazminatı

Kişinin kaza sonrası yaralananın iş göremez hale gelmesi maddi tazminat isteme açısından önemli bir husustur. Zira kişilerin kaza sonrasında elde etmesi beklenen kazancın kaza neticesiyle elde edilememesi söz konusu olmaktadır. Bu halde yaralanan kişi, uğradığı bedensel zarar sonrasında bir tedavi göreceği iyileşinceye kadar çalışamayacağı söz konusu olduğunda kazanç kaybına uğrayacağından iş göremez hale gelmesi nedeniyle “Geçici İş Göremezlik” tazminatı talep edecektir.

Eğer ki uğranılan zarar geçici değil kişinin yaşamı boyunca iş hayatında problem olabilecek bir zarar ise “Kalıcı İş Göremezlik” tazminatı istenecektir. Burada en önemli husus ise kişinin iş göremezlik tazminatı isteyebilmesi için kaza gerçekleştiğinde hali hazırda bir işte çalışıyor olması gerekmesidir. Nitekim hali hazırda aktif çalışma hayatının içinde olmayan bir kimsenin iş göremezlik durumunda olmasından bahsedilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Nitekim İş Göremezlik nedeniyle istenen maddi tazminat davalarına ilişkin Yargıtay kararları da bu yöndedir. (17. H.D. 2016/15584 E. , 2019/8246 K. - 17. H.D. 2017/4133 E. , 2019/10949 K. )

 

Trafik kazası sonucu ölüm meydana gelmesi halinde; maddi ve manevi tazminat davası söz konusu olacaktır. Bu durumda ölenin yakınları mirasçılık söz konusu olmaksızın; uğradıkları zararların giderilmesi amacıyla maddi manevi tazminat davası açabilecektir. Ölenin yakınlarından anlaşılması gereken yalnızca kan bağı olmayıp o kişinin desteğinden faydalanan yakın çevresi olarak anlaşılmalıdır. Örneğin ölen kişinin nişanlısı da tazminat isteme hakkına sahiptir.

Ölen kişinin yakınları ( anne, baba, eş, çocuk, kardeş, nişanlı) çektikleri acı, üzüntü, duydukları elem sebebiyle kazada sorumluluğu bulunan kişi veya kişiler karşı manevi tazminat davası açma hakkına sahiptir. Manevi tazminat miktarı, kişilerin huzur duygusunu tatmin etmek amacı taşıdığından kişilerin zengin olmasına hizmet etmeyecek oranda mahkeme tarafından hükmedilecektir. Bunun yanında kişilerin sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın ne kadar vahim bir şekilde meydana geldiğine ve elbette kusur oranına göre belirlenecektir.

Ölen kişinin yakınları ayrıca TBK madde 53’e göre,

1. Cenaze giderlerini

2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpları

3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpları için kazaya sebep olan kişilerden maddi tazminat isteme hakkına sahiptir.

Destekten Yoksun Kalma Tazminatı

Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarında sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmeleri için muhtaç oldukları paranın ödettirilmesidir. Yani, haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse, TBK'nın 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.

Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçekleşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.

Bu manada, bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi, destektir. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise farazi destek kavramı söz konusudur. İfade olunan bu hususlar, gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiş olup, destek kavramının sadece mali olarak yardımı ifade etmediği, bakım ve hizmet etmek suretiyle sağlanacak katkıyı da kapsadığı genel olarak kabul edilmektedir. (17. H.D.  2016/15154. , 2019/5802 .)

Trafik kazası sonrası ölüm halinde, ölen kişinin yakınları ölüm sebebiyle yoksun kalacakları desteği maddi tazminat olarak kazada sorumluluğu bulunandan isteyebilmektedir. Destekten yoksun kalma tazminatı, kişi ölmeseydi yakınlarına sunacağı destekten mahrum kalan kişilerce istenen bir tazminat türüdür. Destek yoksun kalanlar ölen kişiden ortalama ne kadar süre destek görecekse o kadar hesaplanacaktır. Örneğin ölen kişinin çocuğu öğrenim hayatına devam ederken destekten yoksun kaldıysa öğrenim hayatı boyunca yoksun kalacağı miktar maddi tazminat olarak istenecektir.

Trafik Kazası Sonrasında Açılacak Davada Görevli ve Yetkili Mahkeme

Kaza sonrası ölüm veya yaralanma fark etmeksizin görülecek tazminat davalarında görevli mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 2 gereğince genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise birden fazladır.

-HMK madde 6’ya göre kazadan sorumlu davalılardan herhangi birinin yerleşim yerinde,

-HMK madde 16’ya göre kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde,

-HMK madde 16’ya göre Davacının yerleşim yeri mahkemesinde, tazminat davası açabilmek mümkündür.

Ayrıca tazminat davaları trafik sigortası kapsamında sigorta şirketine karşı açılacaksa görevli mahkeme Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre Asliye Ticaret Mahkemeleri olacaktır. Sebebi ise ticari iş olmasıdır. Şirket söz konusu olduğunda diğer davalılar gerçek kişi olsa dahi görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olacaktır.  Yetkili mahkemenin ise yukarıda sayılanların yanı sıra şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olması da mümkündür.

Zamanaşımı

Trafik kazası nedeniyle açılacak tazminat davalarında zamanaşımı süresi kazanın yaşandığı gün itibariyle işlemeye başlamaktadır. TBK madde 72’ye göre “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Bu halde zamanaşımı süresi 2 yıl ve herhalde 10 yıllık süredir.

Ancak TBK madde 72 ikinci fıkrasında “tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır” hükmü ile ceza kanunlarında daha uzun bir zamanaşımı öngörülmüş ise bu sürenin uygulanması gerektiği hüküm altına alınarak davacılar lehine düzenleme yapılmıştır.

Karayolları Trafik Kanunu madde 109’da da “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir. Zamanaşımı, tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse, sigortacıya karşı da kesilmiş olur. Sigortacı bakımından kesilen zamanaşımı, tazminat yükümlüsü bakımından da kesilmiş sayılır.”  TBK hükümlerine yakın düzenlemeler mevcuttur.

Türk Ceza Kanunu madde 66’ya göre ise ceza zamanaşımı ölümlü trafik kazalarında 15 yıl, yaralanmalı kazalarda ise 8 yıldır.

 

Trafik Kazalarında Araç Üzerinde Oluşan Maddi Hasara İlişkin Tazminatlar

İkame Araç Tazminatı; kaza sonrasında araçta oluşan hasar nedeniyle aracın onarım süresi boyunca araç sahibinin yol ve ulaşım giderlerinin istendiği tazminat türüdür. Zarar gören aracın sahibi, aracın onarımı nedeniyle bir başka araç kiraladıysa faturası ile veyahut yolculuklarını toplu taşıma vb. araçlar ile gerçekleştirdiyse yol ve ulaşım masraflarını belgelendirerek aracın hasara uğramasına sebep olan trafik kazası sorumlusuna karşı tazminat istemiyle dava açacaktır. Sorumlu araç sahibi ve sürücü olabileceği gibi sigorta şirketi de olabilecektir.

Kazanç Kaybı Tazminatı; kaza sonrasında hasar oluşan araç ticari araç (taksi, otobüs, minibüs vb.) ise ve onarım süresi boyunca işletilememesinden kaynaklanan kazanç kaybı söz konusu olacak ise bu kayıp da tazminat davası ile istenebilmektedir. Kazanç kaybının sigorta şirketinden istenmesi mümkün değildir. Kazada kusuru olan araç sürücüsü veya ruhsat sahibine karşı tazminat davası açılabilmektedir. Ayrıca kazanç kaybı ticari nitelikte olduğundan görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri olacaktır.

Araç Değer Kaybı Tazminatı; kaza sonrası araç üzerinde meydana gelen hasarın onarımı sebebiyle araçta oluşan değer kaybının giderilmesine ilişkin olarak da tazminat istemek mümkündür.  Değer kaybının belirlenmesi hususunda aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş piyasa değeri ile onarılmış haldeki piyasa değeri arasındaki fark kriteri esas alınmaktadır. Bilirkişilerce hesaplanacak olan değer kaybında aracın üretim yılı, kilometresi, kullanım geçmişi, markası vb. birçok faktör hesaba katılmaktadır.

Karayolları Trafik Kanunu md 97’ye göre Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir.”

Araç değer kaybı nedeniyle dava açabilmek için; kusurlu bulunan aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketine başvurmak şarttır. Başvuru tarihi itibariyle 15 gün içinde cevap alınmazsa dava açılabilmektedir. Dava, kusurlu araç sürücüsü veya ruhsat sahibine karşı ya da kusurlu aracın trafik sigortacısına karşı açılmalıdır. Ayrıca araç değer kaybı tazminat davaları 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Kaza tarihi üzerinden 2 yıl geçmekle birlikte dava açma hakkı da kaybedilir. Son olarak belirtmek gerekir araç değer kaybı isteyebilmek için %100 kusurlu olmamak gerekmektedir.

Sonuç itibariyle trafik kazasından kaynaklı maddi manevi tazminat davaları oldukça detaylı ve önemli davalar olup muhakkak bir uzman avukat aracılığıyla takip edilmelidir ki herhangi bir hak kaybı yaşanmasın. Alanya Hukuk Bürosu alanında uzman avukatları ve hukuki danışmanları aracılığıyla kazalardan doğan davalarda müvekkillerine profesyonel avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmeti sağlamaktadır.

 

Seçtiğiniz konu hakkında uzman ekibimizi görüntülemek için tıklayınız.